Kemik İliği Kanserleri
Tedavi ile belirtileri hafifletmek, hastalığın komplikasyonlarını kontrol altına almak, hastanın durumunu stabilize etmek ve multipl miyelomun ilerlemesini yavaşlatmak mümkündür.
Herhangi bir belirti göstermeyen hastalarda tedaviye ihtiyaç olmayabilir. Fakat hastanın düzenli aralıklarla periyodik kan ve idrar testleri yapılarak takip edilmesi gerekir. Belirli bulgular varsa, takipler sırasında hastalıkta ilerleme tespit edilirse tedaviye başlanır.
Lenfoma
Lenf kanserinin tedavisi Hematoloji-Onkoloji servislerinde onkologlar tarafından yapılır. Modern kemoterapi ile lenfoma hastaları %70-80 oranında tedavi edilebilir.
Hastalığın seyrini etkileyen faktörler ise; hastalığın evresi, hastanın tedaviye yanıt verip vermemesi, lenfomanın tipi, lenfomanın tekrarlaması, beraberinde şeker hastalığı veya böbrek hastalığı olup olmamasıdır.
Lenfoma kanserinin tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları tek başına ya da çeşitli kombinasyonlar şeklinde uygulanabilir. Bu ilaçlar kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını ve çoğalmalarının engellenmesi amacıyla kullanılır.
Hodgkin Lenfoma
Hodgkin Lenfoma, lenf düğümlerindeki büyümeyle kendini gösterir. Bazı hastalarda Hodgkin Lenfoma belirtileri; Kilo kaybı, geceleri terlemesi, tekrarlayan ateş yükselmesi şeklinde görülür. Hastalığın hangi evrede olduğunu saptamak için genellikle bilgisayarlı tomografi ve kemik iliği biyopsisi gerekir.
Hodgkin lenfoma, günümüzde tedavi başarısı yüksek olan kanser türlerinden biridir. Her evresinde, hastalığın tamamen yok edilmesi hedeflenerek tedavi gerçekleştirilir.
Dünyada Hodgkin lenfoma hastalığının tedavisindeki gelişmeleri kaydetmek amacıyla çalışan ve büyük kapsamlı çalışmalar yapan bazı gruplar vardır, bunlardan biri de Alman Hodgkin Lenfoma Çalışma Grubu’dur (GHSG).
Hastalığın hastaya özel tedavisinde risk faktörleri önem taşır. Erken evre ve kötü risk faktörü olmayan hastalarda, kısa süreli ABVD adlı bir kemoterapi ve ışın tedavisi yeterli olur.
Fakat hastalık ilerlemişse, hastalığı tamamen yok edebilmek ve nüks etmesini önlemek için çok daha etkili bir tedavi (escalated BEACOPP protokolü) gerekebilir. Şayet nüks olmuşsa, yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu, hastalığın tamamen yok edilmesi için genellikle en iyi tedavi seçeneğini oluşturur.
Lösemi
Lösemi vücut savunmasında görevli akyuvar (Beyaz kan hücresi) hücrelerinin bir türü olan lenfositlerin işlev görmeyecek şekilde üretimi ve gelişimi ile karakterize bir grup kan hastalığını tanımlar.
Löseminin tedavi edilebilmesi için öncelikli olarak türünün belirlenmesi gerekir. Basit bir tam kan sayımı ile kanda kanser belirtileri saptanır. Kanda Blast adı verilen kanser hücrelerinin artışına bağlı olarak lösemi tanısı konur.
Lösemi tedavisinde ilk akla gelen yöntem kemoterapidir. Kemoterapi ilaçları, lösemiye neden olan kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlayan kimyasal ilaçlardır.
Lösemi çeşidine göre kemoterapide kullanılacak ilaçların türü, dozu ve uygulama yolu da değişiklik gösterir. Radyo- terapi (ışın tedavisi), yüksek enerjili ışınlar kullanılarak lösemi hücrelerini harabiyete uğratır ve büyümelerini engeller. Radyasyon tedavisi vücudun sadece bir bölümüne veya tamamına uygulanabilir. Radyoterapi aynı zamanda kök hücre nakline hazırlık aşamasında da başvurulan bir yöntemdir.
Anemi
Kana rengini veren ve oksijenin hücrelere taşınmasını sağlayan proteine hemoglobin denir. Hemoglobin, kanda kırmızı kan hücreleri (Alyuvar) tarafından taşınır. Kanda bulunan hemoglobin proteinin normal seviyenin altına düşmesi veya alyuvarların sayısının azalması durumuna anemi (kansızlık) adı verilir.
Anemi tedavisi, aneminin türüne, seyrine ve şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Tedavide temel hedef anemiye neden olan durumu ortadan kaldırmaktır. Demir eksikliği ve folik asit nedeniyle oluşan Anemi için hekimin tavsiye edeceği yeşil ağırlıklı sebze ve meyvelerin tüketilmesi önerilmektedir.
Ayrıca bunları dışarıdan alınacak bir takım takviyelerle yapmak da mümkündür. B12 eksikliğine bağlı gelişen Anemi içinse damla veya enjeksiyon yardımıyla vitamin takviyesi verilebilir. Eğer Anemi ilerlemiş ve tehlikeli bir noktaya gelmişse kan ve ilik kök hücre nakli yapılabilir.
Akdeniz Anemisi
Akdeniz anemisi (Beta talasemili) hastaları ömür boyu her 3-4 haftada bir kan desteğine ihtiyaç duyar. Talasemili hastanın hemoglobini 9,5 g/dl’nin üzerinde tutulmalıdır. Talasemili hastalarda tam kan sayımı, kan demir düzeyi, kalp, karaciğer ve hormonal sistem düzenli olarak değerlendirilir; kan yolu ile bulaşan hastalıklara dikkat edilir.
Yıllık kan tüketimi normalin 1,5 katını aşmışsa ileri yaşlarda dalak operasyonla çıkartılır. Dalağın çıkarılması kan ihtiyacını azaltır ancak kesin çözüm değildir. Kemik iliği nakli ise Akdeniz anemisi hastalığını tamamen düzeltebilen bir tedavi yöntemidir.
Özellikle iyi tedavi edilen, karaciğerde hasar oluşmamış hastalarda, doku tipi uygun sağlıklı kardeşten yapılan kemik iliği nakli başarılı olmaktadır.
Ancak bazı olgularda kemik iliği nakli sırasında veya sonrasında çeşitli ciddi problemler ortaya çıkabilmekte veya nakil başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Araştırmalarına devam edilen gen nakli ise henüz hastalara uygulanmamaktadır.
Plazma Hücre Hastalıkları
Multipl miyelom, plazma hücresi adı verilen bir tür beyaz kan hücresinden oluşan kanser türüne verilen addır. Plazma hücrelerinin kontrol dışı artışından kaynaklanan kötü bir hastalıktır. Plazma hücreleri, mikropları tanıyan ve onlara saldıran antikorlar üreterek enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur.
Bu antikorlara immünoglobülin denir. Multipl miyelom hastalığında ortaya çıkan plazma hücrelerine miyelom hücreleri de denir. Miyelom hücreleri, monoklonal denilen anormal antikorlar üretir. Yani plazma yararlı antikorlar üretmek yerine, komplikasyona sebep olabilecek anormal proteinler üretir.
Multipl miyelom özellikle kemik iliğinde çoğaldığı için, kanser hücrelerinin sağlıklı kemik hücrelerini dışarıda bırakmasına sebep olur. Herhangi bir belirti yaşamayan vakalarda, tedavi çoğunlukla gereklilik arz etmez. Tedaviye ihtiyaç duyan vakalar için, hastalığın kontrolüne yardımcı olacak bir dizi tedavi mevcuttur.
Kemik İliği Yetmezliği
Kök hücre nakli ya da sık bilinen adıyla kemik iliği nakli kan ve lenf sisteminde değişikliklere neden olan kanser ve çeşitli hastalıkların tedavisi amacıyla uygulanan yöntemdir. Kemik iliğinde hastalıklara karşı mücadele eden lökositleri oluşturan granülosit ve monositler, kemik iliğinde genç (blast) hücreleri oluştururlar.
Bu hücreler zamanla olgunla- şarak bağışıklık sisteminde önemli rol alır. Akut myeloblastik lösemi bulgularında genç hücrelerin olgunlaşma süresinde görülen anormallik sonucu, normal seyrini devam ettiremeyen hücrelerin kan ve kemik iliğinde toplanmasıyla birlikte bağışıklık sistemindeki görevini de yerine getiremez. Bu klinik bulguya “Akut Myeloblastik Lösemi” denir.
İmmün Yetersizliğe Bağlı Gelişen Hastalıklar
İmmun yetersizlik; bağışıklık sisteminin bir ya da daha fazla hücre, hücre ligandı, protein, sitokin ve sitokin reseptörü, hücre içi uyarı sistemleri için gerekli proteinlerin eksikliği ile meydana gelen, enfeksiyonlara eğilimi arttıran hastalıkları kapsar.
1952’de Bruton’un X’e bağlı Agammaglobuline- miyi (XLA) tanımlamasından bugüne teknolojideki gelişmelere bağlı olarak 120’den fazla primer immun yetersizlik tanımlanmış; yaklaşık % 75’inde altta yatan moleküler bozukluk belirlenebilmiştir.
Primer immun yetersizlik olduğu şüphelenilen bir hastada, hasta geçmişi\öyküsü, fizik muayene ve ilk basamak laboratuvar incelemeleri ile tanıya varmak çoğunlukla mümkündür. Ancak her durumda, moleküler düzeyde genetik bozukluğun saptanması çok önemlidir. Böylece, hastalık hakkında kesin bilgi, tedavi yaklaşımı, prenatal tanı ve genetik danışma sağlanabilir.